Funika Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Civan Sözkesen aynı zamanda bambaşka bir sektör olan oyun dünyasında yer alan PolyVerse ve Rowagames Kurucu Ortağı. Funika Holding'i iflas halinden kardeşleriyle birlikte sıkı bir ekonomi politikası takip ederek çıkaran Sözkesen; özellikle teknoloji, finans ve yatırım alanlarında kendisine yeni yollar çizip başarıyı yakalamış. Sözkesen'in nereden başlayıp nereye geldiğini ve hedeflerini kendisinden dinliyoruz.
Funika'yı kurtarmanız bu hikayenin başlangıcı gibi görünüyor. Nasıl bugünlere geldiniz, yaşadıklarınızı sizden dinleyebilir miyiz?
Babam Nuri Sözkesen, Hawaii'de Japon işletmeciliği üzerine yüksek lisans yapıyor. Ondan sonra da Japonya'ya gidip Japonya'daki üç farklı şirkette stajyer olarak çalışıyor. Funika'nın adı da bu üç şirketin isimlerinin ilk hecelerinden oluşuyor: Fujitsu'nun "Fu"su, Nihon Kokan firmasının "Ni"si, Kanematsu firmasının "Ka"sı... 1985'te Türkiye'ye dönüp dış ticaret firması kuruyor. 1987 yılı tekstille beraber çok hızlı bir büyüme dönemi oluyor. 1996 yılında ise holding yapısına dönüşüyor. Tekstilin yanında medya, yerel televizyon, gazete, televizyon, ajans, radyo gibi sektörel zenginlikler oluşuyor. Bununla beraber de yapıya Opel ve Chevrolet bayiliklerini ekliyor. 2008 yılında bizim ağırlıklı olarak ihracat çalıştığımız ülke Amerika'ydı. Amerika'da yaşanan mortgage krizi, 2008'deki şirketlerin yeni sipariş vermelerini erteledi. Nakit akışında oluşan 15 milyon dolarlık açık, şirketin ana nakit akışını bozdu. 2009 yılında şirket iflas erteleme kararı aldı ve altı ay sonra da babam vefat etti. Ailemiz hem babamızı kaybettiğimiz için hem de iflas erteleme hali nedeniyle travma yaşadı. Yaklaşık 40 milyon dolara yakın bir borç vardı. Ağabeyim 24, kardeşim 18 yaşındaydı. Bense 21. Biz, şirket olarak fırsatlar ve tedbirler karşısında güçlü ve zayıf yönlerimizi araştırdık, analizler yaptık. Baktık ki en iyi olduğumuz alan kumaş boyama, biz de tüm kaynakları bu alana yönlendirdik, Türkiye'nin ve Avrupa'nın en büyük boyahane tesisi haline dönüştürdük. Günlük 60 ton boyama ile... Çok hızlı borç ödemeye başladık. 2014 yılına geldiğimiz zaman Türkiye'de iflas ertelemeden çıkmış, bunu borç alarak, dışarıdan fon girişi sağlayarak değil; çalışarak, kazanarak ve borç ödeyerek, isim değiştirmeden, mal kaçırmadan yapan sayılı şirketlerden biri olduk.
Dijital dünyaya yönelmeniz nasıl oldu?
2018-2019'da yaşadığımız pandemi döneminde gördük ki; sanayiye yatırım yapmaktansa dijital alanlar, oyun sektörü, yazılım projeleri gibi alanlara yönelmek çok daha etkili olacak. Mobil dünyanın ve dijitalleşmenin hızlı dönüşümünü birebir yaşıyoruz. Holdingin yönetim kurulu yaş ortalaması 30'larda. Bizler zaten genç insanlarız. "Biz yapmayacağız da kim yapacak?" diye düşündük. Böylece bundan yaklaşık beş sene önce yeni bir serüven başladı ve dijital alana oyun sektörüyle ilk adımı attık. Oyun sektörü için Ay Yapım'ın dizisi "Çukur"un aynı isimli oyununu geliştirdik. Çukur, uzun bir süre indirmeler listesinde birinci sırada kaldı. Türkiye'de 8 milyon izleyicisi olan bir diziydi. Amerika'nın en büyük oyun şirketleriyle partnerlik yaptık. Dünya web 2'den web 3 dediğimiz alana doğru evriliyordu. Bu sırada oyun sektörü de çok değişiyordu. Biz yine 2020 yılından itibaren mobil oyunla başladığımız serüvenle artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik gibi teknolojileri de ekledik. Bodrum'da sanal gerçeklik üzerine bir şirket kurduk. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin "4 Mevsim Müzesi'ni" tamamen Metaverse dediğimiz VR'a aktardık. Sabancı Holding ile Esas Holding'le çalışmalar yaptık. Sabancı Üniversitesi'nin kampüsünü de VR'a aktardık. Mobil telefon, tablet bilgisayardan gezilebilecek üç boyutlu sanal mekanlar tasarlamaya başladık. Meta ile birlikte çalışıyoruz; Meta'ya oyun ve uygulama geliştiriyoruz.
Dijital varlıkların dünyası blockchain teknolojisi üzerinden inşa ediliyor gibi görünüyor...
Dünyanın dijitalleşmesi demek, dijital sahipli varlıkların artması demek. Bunların bir sahipliği yoktu. NFT kavramının hayatımıza girmesiyle birlikte "sahiplik" kavramı da devreye girdi. Uzun yıllardır oyun sektöründe olmasam bunları göremezdim. Böyle olunca yazılımın gidişatını da görmeye başlıyorsunuz. Bir şeyin NFT olması için mutlaka bir blockchain'e bağlanması gerekiyor. Şimdi dijitalleşme ister istemez, sahiplik kavramının gelişmesi için blockchain teknolojisinin gelişmesini de hızlandırdı. Büyük yazılım şirketleri dijital varlıkların ticareti dijital paralarla olması için büyük kaynaklar ayırdı. Dijital varlıkların değiş tokuşu gündeme geldi. Burada da token'lar, yani dijital paralar devreye girdi. Böylece bu değiş tokuşla bir ekonomi oluştu; ticaret başladı. Birçok yazılım şirketi bu hayatı Metaverse olarak adlandırdı. Microsoft, Elon Musk, Jack Dorsey gibi şirketler ve zengin girişimciler blockchain'e yoğunlaşıyor. Biz de blockchain teknolojisi üzerine yazılımlar geliştirmeye iki sene önce başladık.
PolyVerse isimli girişiminiz de bunun uzantısı olarak doğdu öyleyse. Bize süreci anlatır mısınız?
Datalara baktığımız zaman bugün toplum hala web 2'de. web 3'ü karmaşık ve kullanıcı dostu olmaktan uzak buluyor. Biz de PolyVerse diye bir girişim başlattık. PolyVerse'ün amacı işi en basit hale dönüştürerek, insanların web 3'te proje yapmalarını sağlamak. Siz web sitesine giriyorsunuz. Baktığınız zaman web 2 görünümlü bir web sitesi. Hiçbir şey bilmenize gerek yok. "Al ve sürükle" mantığında. Sizi yönlendirerek proje yapmanızı, kendi token'ınınızı yaratmanızı; bir ödeme sistemi geliştirmenizi ve bir cüzdan altyapısı oluşturmanızı sağlıyor. Yani bugün web 3 altındaki yapılabilecek tüm bacaklarla ilgili biz "as a service" dediğimiz hizmeti veriyoruz. "As a service" nedir? Siz hizmeti dışarıya açarsınız, açık kaynak olarak. Herkes gelip dışarıdan faydalanabilir. Sermayeden de emekten bağımsız büyüme modeli. Yatırımcılar en çok parayı "as a service" iş modellerine yatırır. Bir kod yazarsınız, indiren herkes ondan yararlanmaya başlar. Buna SDK deniyor: "Software Development Kit". Biz de bu şekilde yazılım kitleri oluşturduk. Bu yazılım kitlerini kullanan herkes projesini web 3'e dönüştürebiliyor.
Yapay zeka konusunda neler yapıyorsunuz?
2020 yılında İstanbul'da biz yapay zekaya yönelik bir şirket kurduk. Bu şirket, hem Türkiye'deki yerel firmalarla çalışıyor hem de yazılım alanında Amerika'nın en büyük yapay zeka ve yazılım şirketleri olan Microsoft ve SAS ile çalışıyor. Müşteri deneyimi konusunda Türkiye'nin önemli perakende şirketlerine "uçtan uca müşteri deneyimi tasarlama hizmeti" sunuyor. Örneğin e-ticaret sitesinden ya da bir platformdan datayı topluyor; bulutta topladığı datayı analiz ederek firmaya öneriler sunuyor. Yapay zeka herkes için farklı ürünleri, kişilik ve ihtiyaç analizlerine göre sunuyor. Aynı siteye giren her farklı insan farklı ürünleri görüyor. Kullanıcı siteye girdiğinde, yapay zeka içerideki ayak izini takip ederek önermeler yaratıyor. Böylece satış oranları çok ciddi bir şekilde artıyor. Biz kendi şirketlerimize de yapay zekayı çok yoğun kullanıyoruz. Yani bizde 10 kişi çalışıyorsa 30 insan gücünde iş yapılabiliyor.
Geldiğiniz bu noktada başarıyı nasıl tanımlıyorsunuz?
Bir şeyler yaparken, savaşı içeriden kazanmak çok önemli. Yani başarı sadece bildiğimiz şeylerle gelmiyor. Öyle olsa herkes başarılı olurdu. İşini kurarken iyi bir takım kur, nakit akışını doğru ayarla gibi konular kitaplarda okunan, konferanslarda söylenen şeyler. Ama başarı bilinenden değil aslında o görünmeyen soyut kavramlardan geliyor. İç motivasyonunuz, enerjiniz, ruh haliniz, dengeniz... Siz savaşı içeride kazanıp o dengeyi kurduğunuz zaman geliyor başarı
Author: Amber Ingram
Last Updated: 1699754882
Views: 1404
Rating: 4.2 / 5 (52 voted)
Reviews: 94% of readers found this page helpful
Name: Amber Ingram
Birthday: 1985-05-02
Address: 593 Hoffman Underpass Apt. 864, Kristaburgh, AR 02456
Phone: +4596253897255026
Job: Biotechnologist
Hobby: Beer Brewing, Knitting, Drone Flying, Magic Tricks, Aquarium Keeping, Swimming, Hiking
Introduction: My name is Amber Ingram, I am a unwavering, spirited, Gifted, artistic, courageous, variegated, dazzling person who loves writing and wants to share my knowledge and understanding with you.